TÜRK HALK OYUNLARI TÜRLERİ
Türk Halk Oyunları’nın genel olarak türleri şu şekilde ayrılmaktadır:
Ağırlıklı olarak Trakya‘da oynanmasına rağmen Karadeniz’de ve Güney Marmara‘da da görülmektedir.
Kural olarak, 9 zamanlı ve aksak ritimli oyunlardır. Üç alt gruptan oluşur.
Konya çevresi ve Antalya’nın doğu ilçelerinden itibaren Doğu Akdeniz çevresi.
Doğu Karadeniz.
Üç alt bölümden oluşur.
Kuzeydoğu Anadolu ve İç Artvin.
Kuzeydoğu Anadolu.
GAZİANTEP YÖRESİ HALKOYUNLARI
Gaziantep halk oyunları bakımından “Halay” bölgesi içerisindedir. Halay, oynayanların yarım halka biçiminde düzenlenerek ve birbirlerine tutunarak oynadıkları disiplinli oyunlardır. Gaziantep’te oyunlar kadın-erkek birlikte oynandığı gibi ayrı ayrı diziler halinde de oynanmaktadır. Oyunlara saz olarak Davul ve orta kaba Zurna eşlik eder. Yöredeki yaygın Leylim Halaylarına davul zurna eşlik etmez. Söz konusu Leylim Halayları Kaval, Düdük, Tef ve bir türkücüden oluşan müzik grubunun eşliğinde yürütülür.
Gaziantep ilimizde en çok sevilip oynanan oyunlardan bazıları şunlardır: Dokuzlu, Oğuzlu, Çepikli -Çibikli (Havarişko da denir), Fatige demune , Mani, Şirin Nar, Mendilli, Leylim.
Gaziantep ili sınırları içerisinde Türkmen oymaklarından Barak aşireti de yaşamaktadır. Barakların da kendilerine özgü çok güzel Türk halk dansları vardır. Bu oyunlara Davul Zurna eşlik eder. Bu oyunlarda müziğe, kartal kanadından yapılan ve Zambur adı verilen bir halk çalgısı da eşlik etmektedir.
Barak’lar arasında bugün de çok sevilip oynanan oyunlardan bazıları şunlardır:
Meryem, Mermere, Kaba, Tam Kaba, Kırıkcan, Çobanbeyli, Nahsani, Barak Halayı ya da Barak İki Kamış oyunu, Üçürdüm.
KARADENİZ YÖRESİ HALK OYUNLARI
Yörede, karşılama türü oyunlar ve bıçak oyunu hariç bütün horonlar ellerden tutuşularak oynanır. Horonlar daire, yarım daire ve çizgi (dizi) formunda oynanır. Oyun esnasında türkü söylenir ve oyuncular elleriyle müziğin ritmine tempo tutarlar. Karma horonlara kemençe, davul-zurna eşlik eder. Halkanın büyüklüğüne göre oyunlara eşlik eden müzisyen sayısı da artar. Horonun atik, kıvrak ve çabuk hareketleri, Karadeniz’in dalgası, hamsinin kıvrak hareketleri anımsatır. Kız ve erkek horonları oynanırken becerikli ve gönüllü kişilerce mahalli türkü eşliğinde de oynanabilir.
Karadeniz’e özgü horonun yapısında tarım kültürünün varlığı apaçık ortadadır
Kollar aşağıda ve yarım yukarıda tutulur. Eller ise; sağ el üste sol el alta kalacak şekilde tutulduğu gibi kollar yarım yukarıdayken serçe parmaklardan da tutulur. Düz horon (Aşağı horonu, Kari horonu, Millet horonu) oynanır. Kollar aşağıda iken vücut dik, kollar yarımken vücut öne eğiktir.
Karadeniz bölgesindeki türküler daima bir beste olarak terennüm edilir. Bazen mısraların başlarına ve sonlarına ah!, of!, aman!, aman aman!… gibi iç burkulmalarını anlatan kelimeler eklenir. Bölgenin doğu kesiminde halk ezgilerine yöre halkınca “TÜRKÜ” veya “TÜRKİ” denir.
Doğuştan duygulu ve coşkulu bir yaradılışı olan Karadeniz insanı, yüreğindeki tüm dalgalanmaları konuşurcasına bu türkülere döker. Karadeniz türküleri yalnızca bu yöreye ait melodiler taşır. Tüm bölge halkınca bilinen ortak besteler her zaman ve her yerde herkesçe söylenebildiği gibi her türlü deyişe, her türlü söyleyişe kolayca uydurulabilir.
Türküler genellikle kemençe, kaval ve tulum eşliğinde söylenir. “Kimi zaman davulun çubuk ritmine uyularak zurna eşliğinde söylenen türküleri gerçekten eşsiz bir deyiş özelliği kazanır.” Türküler çoğu kez çalgısız söylenir. Yayla yollarında, dere boylarında, ormanlarda, fındık bahçelerinde, mısır tarlalarında, düğünlerde sevdalı yüreklerin yanık türküleri yankılanır. Acıları, sevgileri, özlemleri, yiğitlemeleri, güzellemeleri türkülere dökülür ve türkülerle yakılır.
Karadeniz Bölgesi türkülerinin çoğu anonim halk edebiyatının en yaygın ürünlerinden olan “MANİ” türündendir. Ancak öteki manilerin ilk iki dizesini oluşturan “doldurma dizelere” bu türkülerde pek rastlanmaz. Türkülerin çoğunda bir anlam bütünlüğü vardır.
Horon bir tutkudur Trabzon’da, Kemençenin kıvrak sesi bir yerden yankılanmaya görsün, ya da davulun zurnanın nağmeleri işitilmeye… Başlar önce ayaklar oynamaya. Sonra eller havaya kalkar… Sonra bir sihirli âlemin içinde genişler de genişler horonun halkası…
SEMÂ
Mevlevîlik deyince ilk akla gelen semâ’, lügatte işitmek manasındadır. Terim olarak, mûsikî nağmelerin dinlerken vecde gelip hareket etmek, kendinden geçip dönmektir. Hz. Mevlana zamanında belli bir nizama bağlı kalmaksızın dinî ve tasavvufi bir coşkunluk vesilesiyle icra edilen sema sonradan Sultan Veled ve Ulu Arif Çelebi zamanından başlayarak Pir Âdil Çelebi zamanına kadar tam bir disiplin içine alınmış, sıkı bir nizama bağlanmış; icrası öğrenilir ve öğretilir olmuştur Sema, sembolik olarak, kâinatın oluşumunu, insanın âlemde dirilişini, Yüce Yaratıcı’ ya olan aşk ile harekete geçişini ve kulluğunu idrak edip “İnsan- ı Kâmil” e doğru yönelişini ifade eder.
VAN YÖRESİ HALK OYUNLARI
Van Halk Oyunları bakımından en zengin yörelerden biridir. Çeşitli kültürlerin etkisi ve çok yönlü insanları ile yöre konuları ile çok özellik teşkil etmektedir. Yörenin oyunları kuzey ve güneyde ayrı ayrı karakter gösterebilmektedir. Örneğin kuzey tarafı Erzurum ve Ağrı’dan esinlenmiş olacak ki burda bazen bar oyunlarına rastlanmaktadır. Güneyde ise daha çok Hakkâri, Siirt, Bitlis gibi illerle benzerlik gösterir.
Bu yörelerde oyunlar HALAY- GÜVENK- GOVENT adlarını alırlar. Doğumdan ölüme kadar Halk Oyunları ile iç içe olan yöre insanı yaratıcılığına da buna katarak çok güzel ürünler elde etmişlerdir. Oyunlarda genellikle bir nedensellik ilkesi aranmış ve ortaya bu ilişki ile örnekler sunulmuştur. Bu bazen bir hayvan taklidi, bazen insan taklidi, bazen gök, bazen toprak, bazen tabiat vs. olmuştur. Tabi kaynağın asıl yeri insan aklı ve çabası olmuştur.
Van’daki folklor zenginliği içindeki Halk Oyunları, geçmişteki çevre ülkeleri kültürü, çevre illerdeki kültür ve yöresel kültürle bütünleşmiş ortaya güzel ürünler vermiştir. Çok medeniyet geçirmiş olan bir il olan Van’ın Osmanlılardan-Araplara, Iran-Irak-Suriye den,Ermenilere kadar büyük bir topluluğa hizmet vermiş bir il oluşu tüm bunların kalışları, yerleşmeleri, geçişleri bu yöreye çeşitli kültürlerle birlikte geniş folklorik kaynaklarda bırakmışlardır.
Van’da oynanan oyunlar Kızlı-Erkekli olduğu gibi yalnız erkek ve yalnız kız oyunları da vardır. Kızlı erkekli oyunlarda el ele tutulduğu zaman akrabalık ilişkileri aranır. Govent tutulacağı zaman ekip başında oynacak kişi ya çok tecrübeli, ya çok büyük yada çok iyi oyuncu olması gerekir.
Çünkü ekip başında oynayacak insana meziyet lazımdır. Ekip başında oynayan kişiye GÜVENK BAŞI, veya GOVENT BAŞI denir. Ekip sonunda oynayacak kişide yine iyi oyuncu olmalıdır. Buna da POÇİK denir.
Eğlence ve düğünler Davul-Zurna yegane çalgıdır. Ancak zamanla bunlara ZİLLİ DEF, DABRUKA, MEY, KAVAL’da eklenmiştir. Günümüzde ise yöre oyuncularına diğer müzik aletleride katılmaya başlanmıştır.
BURDUR YÖRESİ HALK OYUNLARI
Burdur yöresi halk oyunları, genel halk oyunları türlerinden zeybek bölümünün teke alt bölümüne girmektedir. Diğer bir deyişle, teke zeybekleri olarak adlandırılabilir. Burdur Batı Anadolu’nun güneyinde Göller yöresi ve Teke yöresi olarak adlandırılan bölgenin içerisinde yer almaktadır. Eskiden yörede Hamitoğulları ve Tekeoğulları egemendi. Yörede oynanan oyunlar da bu beylikler zamanında yöreye yerleşmiş Türkmen obalarının oyunlarına dayanmaktadır. Osmanlı döneminde yörede göçebelik ön plana çıkmakta ve halk hayvancılıkla uğraşmaktaydı.Dağlık olan yöre, keçi yetiştiriciliğine ve küçükbaş hayvancılığa daha elverişlidir. Bu yüzden yöre oyunlarına bakıldığında, keçiden ilham alındığı görülmektedir. Zira oyunların çoğunun keçi hareketlerinin taklidine dayalı oyunlar olduğu görülmektedir.Burdur yöresi oyunlarında zıplamalar, ayak figürleri ve kol döndürmeleri ön plandadır. Tahtalıkta Galbır Var, Kezban Yenge, Erik Dalı, İğnem Düştü, Şişedeki Gül Yağı, Top Şeker gibi kadın oyunları yörede sıklıkla oynanmaktadır. Oyunlar türkü eşliğinde oynanır.
Erkekler tarafından oynanan oyunlar; Serenler Zeybeği, Avşar Zeybeği, Yayla Yolları, İlimon Yar, Dirmilcikten Gider Yaylanın Yolu, Devesi Gatar Gatar, Hadi Gari Sen de Gel, Menevşesi Tutam Tutam, Ovalar, Kuyu Dibi Taşlı Olur, Samas Dağı, Şu Dirmilin Çalgısı, Sarı Zeybek, Haymanalı, Cemilem, Gökte Yıldız, Evlerinin Önü, Kaba Ardıç, Teke Zortlatması oyunları ise yörede hem kadınlar hem de erkekler tarafından oynanmaktadır.
Yöre oyunları daha çok 9/16, 9/8, 9/4 lüktür. Halk giysileri ise Teke Türkmenlerinin kullandıkları klasik Türkmen kostümleridir ve rengarenktir.
ARTVİN YÖRESİ HALK OYUNLARI
Yörenin oyunları “horon” ve “bar” nitelikleri taşır. Oyunları Kız, Erkek ve Karma düzenlidir. Oyunların bir bölümünde türküler yer alır. Enstrüman olarak; davul, zurna, akordion, garmon, kemençe, mey, nağara sıklıkla kullanılır. Yörenin en önemli ve kendine has enstrümanı ise “Tulum” dur. Özellikle erkek oyunları horon türündedir ve çok hareketlidir.Yörenin coğrafyası, iklimi ve beşeri durumu oyunlara ve geleneksel giyim kuşama birebir yansımıştır. Hemen her ilçenin kendi adı ile anılan bir oyunu olduğu gibi, Atatürk’e adanmış ” Atabarı ” oyunu ülkemizdeki en popüler oyunlardandır. BİTLİS Güneydoğu illerimizden biri olan Bitlis’teki halk oyunlari zaman zaman dizi, zaman zaman da tutunmadan oynanan grup oyunları biçimindedir. Tutunmadan, çoğu zaman karşılıklı iki dizi biçiminde, bazen de halka halinde oynanan ve bu yörede çok sevilen bir oyuna yörede Harkuşta ya da Halkuşta denir. Harkuşta el ele vuruşularak oynanan bir oyun çeşididir. Harkuştaların, birbirinden ufak farklarla ayrılan bazı çeşitleri bulunmaktadır. Farklılıklar ve özellikler el vuruşlarında görülmektedir. Örneğin Mutki Harkuştası’nda çiftler karşı karşıya durarak el vuruşturdukları halde, Meryem Harkuştası’nda karşılıklı gelip birbirlerini bir boy geçtikten sonra geriye dönerek ellerini vuruştururlar. Oyunlar genelde davul ve zurna eşliğinde oynanır.
ROMAN HALK DANSI
Roman halkının meydanlardaki yansımasıdır adeta. Öyle ki, yüzyıllardır anlatmak istedikleri her şeyi; sevinci, neşeyi, kederi, hüznü, mutluluğu ve öfkeyi bile dansla anlatma yoluna gitmişlerdir. Denilebilir ki Roman Dansları, bu ifadelerin vücut bulmuş halidir. Bu anlatım o denli kuvvetli olmuştur ki aslen roman olmayanlar bile roman danslarını kendilerinin bilmiş ve her fırsatta sergiler hale gelmişlerdir.
Roman dansları, kendine has ritmi ve melodileriyle birleştiğinde başka hiçbir dansta bulunmayan bir lezzet ve haz alma hissi meydana gelir ve bu his insanı sarıp sarmalar. İşte o hazzı siz de bir kez aldıysanız eğer, artık bir “roman dansı bağımlısı” oldunuz demektir…
ÇİFTETELLİ
Yöresi yoktur ülkemizin anonim bir oyun türüdür. Hareket serbestliği nedeniyle Anadolu’nun tüm yörelerinde herkes tarafından kolayca oynanmaktadır. Tek kişi olduğu gibi birçok kişinin katılmasıyla toplu olarak da sergilenmektedir. Anadolu’nun değişik illerinde oynanan kadın figürlerinin toplanılması ile de oynanabilmektedir.
Copyright © 2015 - All rights reserved. Troya Halk Oyunlarını Ve Halk Müziğini Araştırma Derneği